10 Eylül 2010 Cuma

Kağıdın Oluşumu

 

Kağıdın Oluşumu

Gömlekleri bir çuvala doldurarak fabrikaya gönder­diler.Fabrikada ilk iş olarak bütün mik­ropların, öldürülmesi için açavraları buhardan geçirdiler. Çünkü bu pa­çavralar fabrikaya her yandan; söz­gelişi hastanelerden ve çöplüklerden toplanarak gelmiştir.
Sonra bu paçavraları, kuruturlar. Döverek tozlanm çıkarırlar. Bu iş için fabrikada, günde binlerce kilo paçav­ra temizleyen özel makineler vardır. Bitiş sopalarla yapılsaydı, nasrl bir toz bulutu yükselirdi, artık siz düşü­nün temizlenmiş paçavralar, bir parçalama makinesine aittir. Kısa bir süredebizim paçavra küçücük parça­lar hafine gelerek âdeta yok olur.
Şimdi bu paçavraları bütün ya­bancı maddelerden temizlemek gere­kir. Bunun için fabrikada kocaman bir kazan vardır. Pa zanda kireçli ya da sodalı su ile kaynatılır. Sonra bu kaynatılmış paçav­ralar özel makinelerde beyazlatılır ve bir hamur haline getirilir.
İşin ilk yarısı bitmiş demektir. Pa­çavralar, küçücük telciklerden oluşan bir hamur haline getirilmiştir.
Geriye bu kâğıt hamurunu kâğıt haline getirmek gibi en zör bir iş kal­maktadır. Bunu da, büyük bir maki­ne yapacaktır.
Doğrusunu isterseniz, bu, birçok makinenin bir araya gelmesinden meydana gelmiş bir makinedir. Bu makinenin bir tarafından kâğıt Hamu­ru dökülür; öte tarafından da hazır kâğıt çıkar.Bu file, kâğıt yapan Çinlilerin el tezgâhlarında görülen fileleri andırır. Yalnız şu farkla; Çinlilerin filesi elle hareket ettirilir. Kâğıt fabrikalarındaki file de tıpkı bir motor kasnağının kayışı gibi iki silindir arasına gerilmiş­tir. Kâğıt hamurunu ileri doğrı götü­rerek durmadan silindirler çevresinde hareket eder.
Islak kâğıt tabakası sonunda file­den tül bir şeride düşer. Bu şerit onu bir sıra silindire götürür. Bu silindir­lerden bazıları bu kâğıt tabakasının suyunu sıkar, içerden buharla ısıtılan bazıları da hâlâ nemli bulunan kâğı­dı kesinlikle kurutur. Bu kâğıt maki­nesinin sonunda bir bıçak vardır. Bu bıçaklar kâğıdı istenilen boyda kese­ye yarar.
Odundan kâğıt da böyle yapılır. Aradaki fark, işin ilk yarısındadır. Çünkü odun paçavra değildir. Onu liflere ayırmak, yabancı maddelerden temizlemek için başka makineler kul­lanmak ve başka yollara başvurmak gerekir.
Biz yine işin başından başlayalım: Ormanda bir çam ağacı yetişmiştir. Kışın onu kökünden keserler. Yeşil dallarını, sivri tepesini budârlar. Kızakla ırmağa kadar getirirler. Bahar gelir, buzlar çözülür ve sular kabarır. Ağacı sürüklemeye başlar. Ağaç, kü­çük ırmaktan daha büyüğüne geçer. Orada başka ağaçlarla birleşerek sal haline getirilir. Coşkulu bir insan top­luluğu sala biner. Uzun bir yolculu­ğa çıkılır. Günler geçer. Sonunda uzaktan kâğıt fabrikasının dumanlar salan bacaları görünür. Ağaçlar kıyı­ya çıkarılır.
Bizim çam kütüğü, hemen biçim değiştirmeye başlar. Önce kabukları soyulur. Parçalara bölünür. Sonra ayırma işi gelir. En sonra da kaynat­ma işine girişilir. Yalnız odun, paçav­ra gibi sodalı suyla değil de asitli suyla kaynatılır. Sonra sudan geçirilir. Lif­lere ayrılır, topaklardan temizlenir ve en sonra da kâğıt makinesinin filesi­ne gelir.
Böylece bizim çam ağacı, makine­den makineye geçerek kâğıt olur.
Bu yaptığımız kâğıt her bakımdan iyidir, hoştur fakat bir kusuru vardır: pek dayanıklı değildir. Bu da, onu be­yazlatma çabasından ileri gelmekte­dir. Çünkü kâğıt, kireç kaymağına batırılarak beyazlatılır. Yine de kitapların ve belgelerin öl mezliğini sağlayan bir yöntemin bu­lunduğu unutulmamalı; tarih, 1935 yılıdır ve ölümsüz kitabın sayfalan, kağıttan değil de kırılmaz camdan ya­pılmıştır. Dayanıklı bir madenden ya­pılmış olan harfler, bu kırılmaz camın üzerine dökülmüştür. Bu sayfaların yüzeyi topu topu bir santimetre kare­dir. Buna karşılık, bu yere koskoca bir gazete makalesi sığdırılmıştır. Bu yazıyı ancak mikroskopla okumak mümkündür ve kapladığı yer çok az­dır.
Bugün kullandığımız kâğıtlar. İlk basılı kitapların kâğıtlarına çok daha az benzer.

kaynak:   bilimveteknoloji.info

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder